Komşular çatkapı gelir, bir şey diyemez, insanlar ondan evini derli toplu, tertemiz tutmasını, her gün yemek yapmasını bekler, bir şey diyemez, eşi eve geldiğinde onu bakımlı ve güzel görmek ister, bir şey diyemez. Bunlara benzer her bir beklenti ekstra yüktür omuzlarında, taşımakta zorlanır. Öte yandan hep güler yüzlü, konuşkan, sıcak, şen şakrak olması ve herkesle (aslında içinde yaşadığı toplulukla) hemfikir olması gerektiğini hisseder. Gerçek isteklerini, gerçek düşüncelerini, ihtiyaçlarını durmaksızın bastırır. Stresi büyüktür, stresini atacak bir alanı ise bulunmaz. Çocuğu dışında. Bir tek çocuğuna gerçek, yaralı, stresli, yorgun, suratsız, tükenmiş, öfkeli halini sansürsüz bir şekilde gösterir çekinmeden, korkmadan. Bir tek ona gerçek düşüncelerini söyler, bir tek ondan talepte bulunur rahat rahat. Bir tek onunlayken bedeninde birikmiş olumsuz duyguları açığa vurma izni vardır. Onu istediği gibi çekiştirebilir mesela, ona karşı istediği sertlikte davranabilir.
Fakat çocuk, tüm bu insanların (komşuların, kocanın, aile büyüklerinin vb) arasında en çok yara alacak kişidir bu muameleden. Onun kalkanı, savunması yoktur (sesimizi biraz yükselttiğimiz anda düşüveren savunma için "var" diyemeyiz), elinde kozu yoktur, o bize muhtaçtır, biz ne dersek onu doğru kabul eder (itiraz etse bile), masumdur, güçsüzdür, boyun eğmeye mecburdur. Bu sebeplerle, ilk aylarda sert darbeler karşısında hassas olan bıngıldak gibi ilk yıllarda da çocuğun psişesi sert darbeler karşısında hassas olduğundan, çocuk her tür hoyratlıktan çok fazla etkilenir. İşte bu yüzden kültürümüzü açıp iyice havalandırmamız, insanların gerçek ihtiyaçlarını dile getirmekten çekindiği bu sosyal yapıyı bir bir söküp kokuşmuş sahte nezaketlerin kontrolcülüğünden kendimizi kurtarıp bireysel farklılıklara delice sapkınlıklar gibi yaklaşmayı bırakmamız gerekir ki, olması gerektiği gibi bu işi yetişkinler arasında halledip çocuklarımızın çocuk olmasına izin verelim, çocuklarımızı kendimizden koruyabilelim.
Not: İlk paragrafın ilk cümleleri sadece örnektir, her kadın toplum baskısını birebir bu şekilde yaşamaz elbette, ama buna az ya da çok benzer şekilde mutlaka yaşar/yaşamıştır ve o ancak bu baskıyı fark edip ona karşı koyabildiği ölçüde çocuğunun çocuk olmasına izin verebilir/verebilmiştir.
Comentarios